Gönderen
DERYA
zaman:
09:57
ÇATALHÖYÜK
9 Bin Yıllık Buğday
Moleküler filogenetik analizler sayesinde modern bitki ve hayvan türlerinin genetik özellikleri eski dönemlere ait ilk evcil hayvan ve ilk tarıma alınmış bitki türlerinden alınan DNA ile karşılaştırılıyor. Bu sayede türlerin ataları, geldikleri coğrafya, bugüne kadar geçirdikleri değişim ve yayılım alanları anlaşılabiliyor.
9 Bin Yıllık Buğday
Moleküler filogenetik analizler sayesinde modern bitki ve hayvan türlerinin genetik özellikleri eski dönemlere ait ilk evcil hayvan ve ilk tarıma alınmış bitki türlerinden alınan DNA ile karşılaştırılıyor. Bu sayede türlerin ataları, geldikleri coğrafya, bugüne kadar geçirdikleri değişim ve yayılım alanları anlaşılabiliyor.
(Makarnalık buğday (Triticum durum), ekmeklik buğday (Triticum aestivum), Diyarbakır Karacadağ’da yetişen ve tüm einkorn buğdaylarının atası olan einkorn-yabani kaplıca buğdayı (Triticum monococcum) (soldan sağa).
Çatalhöyük'te yaklaşık 9 bin yıl öncesine ait evlerin içinde bulunan ekmeklik buğdayın varlığını ilk kez ispatlayan moleküler filogenetik çalışmaları ODTÜ Kimya Bölümü, Biyokimya ve Biyoteknoloji Enstitüsü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mahinur Akkaya ve ekibi tarafından yapıldı. Bu sonuç, Neolitik dönemde Çatalhöyük'te yaşamış insan topluluklarının ekmeklik iyi kalitede buğdayı yetiştirdiklerini ve besin olarak tükettiklerini gösteriyor. Prof. Akkaya'nın çalışmasında elde edilen DNA, şimdiye kadar analizi yapılanlar içinde en eski tarihe ait olanı. Neolitik dönemde tahılın ekmek yapımında kullanıldığı ihtimalini güçlendiren bir buluş. Işık mikroskopu ile yapılan makrobotanik analizler her zaman bitki türünü kesin olarak vermiyor. Makarnalık buğday (Triticum durum) ile ekmeklik buğdayın tane olarak birbirinden ayrımı da bu analizle çok zor. Ancak moleküler filogenetik araştırmalar bu ayrımı sağlıyor. Daha önce yapılan arkeobotanik analiz sonuçlarından Çatalhöyük'te ekmeklik buğdaya ait rakis segmentlerinin (saman artıkları) varlığı biliniyordu ancak tahıl tanesi olarak varlığı anlaşılamamıştı.
Ekmek yapımında kullanılan ekmeklik buğday, ataları olan yabani türlerin melezleme yolu ile insan tarafından tarıma alınıp genlerinin değiştirilmesiyle ortaya çıktı. Tarıma geçiş yapılan ve Neolitik dönem adıyla anılan ilk dönemlerde insan topluluklarının buğdayı daha çok lapa yaparak veya pilav gibi pişirerek tükettiği düşünülmüş, ekmek yapımına daha sonraki dönemlerde geçildiği varsayımı ağırlık kazanmıştı. Daha önce Diyarbakır ilindeki Kara-cadağ eteklerinde yabani kaplıca (einkorn-Triticum monococcum subsp. boeoticum) buğdayının bütün tarıma alınmış einkorn buğdaylarının atası olduğu Almanya'nın Max Planck Enstitüsü'nde yapılan DNA analizleri sonucunda saptandı. İlginç bir şekilde makarnalık buğdayın ataları (Triticum diccocoides, yabani siyez buğdayı-yabani emmer buğdayı) bu dağda yetişiyor. Caferhöyük, Çayönü ve Nevalı Çori gibi ilk tarım aktivitelerinin başladığı eski yerleşim birimlerinden elde edilen arkeolojik veriler kaplıca buğday ve makarnalık buğday türlerinin tarımının ilk kez Karacadağ yakınlarında yapıldığını gösteriyor. Yine Aegilops squarrosa yabanıl türün kültüre alınmış ekmeklik buğdaylara D genomunu aktaran ataları Türkiye'de Güneydoğu Anadolu'da yetişiyor. Ekmeklik buğdaya özgü D genomu, bu türü makarnalık buğdaydan ayırıyor. Aynı makarnalık buğday gibi, ekmeklik buğday da muhtemelen ilk kez Yakındoğu'da tarıma alındığı dönemden itibaren Avrupa'ya ve Balkanlar'a yayılım gösterdi. Ekmeklik buğday Avrupa'da Neolitik ve Bronz Çağı dönemlerinde başlıca tahıl ürünü oldu. Bu nedenle ekmeklik buğdayın kökenlerine yönelik bulgular, tarımın Yakındoğu ve Avrupa'da yayılımında rol oynadığı düşünülen genlerin değişimine ve ilk kez hangi alanlarda tarıma alındığına da ışık tutacak.
YAZI: AYLAN ERKAL / ATLAS TEMMUZ 2008, SAYI 184
0 Comments:
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)